Turk Bayrağı

 
İNS@N V€ Ç€VR€
------------M€NÜ------------  
  İNSAN VE ÇEVRE
  İLETİŞİM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  FORUM
  PLEASE HELP(LÜTFEN YARDIM EDİN)
  KUTUP AYILARI
  CARETTA CARETTA
  PANDA
  SU SAMURU
  MAVİ BALİNALAR GERİ DÖNÜYOR
  KELAYNAKLAR İÇİN ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ TOPLANTISI
  EKOSİSTEM
  VAN KEDİSİ
  RÜZGAR ENERJİSİ
  GELECEKTEN MEKTUP
  KÜRESEL ISINMA
  KÜRESEL ISINMA ÖNCESİ SONRASI
  HİDROLİK ENERJİ
  GÜNEŞ ENERJİSİ
  JEOTERMAL ENERJİ
  BİYOKÜTLE ENERJİ
  BİYOGAZ ENERJİ
  NÜKLEER ENERJİ
  ÇEVRE KİRLİLİĞİ
  HAVA KİRLİLİĞİ
  SU KİRLİLİĞİ
  TOPRAK KİRLİLİĞİ
  ORMANLAR
  DENEYLER
  ÇIĞ
  ÇEVRE SÖZLÜĞÜ
  RESİMLER
  ÇİÇEKLERİN DİLİ
  TEMA
  ÇEKÜL
  ÇEVRE MESLEKLERİ
  SİTEMİZİ DESTEKLEYENLER
  ÇAMAŞIR YIKAMAK TARİHE Mİ KARIŞIYOR?
  LİNK LİSTESİ
  ÇEVRE GALERİSİ
  KAMBOÇYA'DA VAHŞİ TİCARET
  UZUNGÖLÜN ETRAFINA DUVAR ÖRÜYORLAR
  AÇIK YEŞİL PLATFORM
  BEYOĞLU'NUN ORTASINDA DEV PANKARTLI HASANKEYF EYLEMİ
  AKDENİZ'İ ÇÖLLEŞTİREN AV
  SANTRAL İNŞAATI İKİZDERE'Yİ KURUTTU
  9 MİLYAR DOLARA TERTEMİZ BİR DÜNYA
  BADEM'İN ARKADAŞI OLDU
  KARBONDİOKSİT TAŞLARIN İÇİNDE DEPOLANACAK
  2010'DA SU SAVAŞLARI BAŞLAYABİLİR
  NÜKLEER'DE İBRE RUSLARA DÖNDÜ
  HÜKÜMET HALKI ORMANLARDAN,YOKSULLARI EVLERİNDEN ETMEYE KARARLI
  DEMRE'DEKİ CENNETE KUŞ AKINI
  ORKİNOSLAR İÇİN OYUN BİTTİ
  İKİ CARETTA CARETTA DAHA ÖLDÜRÜLDÜ
  HOLLANDA C02'Yİ TOPRAĞIN ALTINA GÖMECEK
  53 BALİNA İNTİHAR ETTİ
  UZUNGÖL DUVARI GÜZELLEŞTİRİLECEK
  KYOTO PROTOKOLÜ HASIR ALTI MI EDİLİYOR?
  ÇEVRECİLER AİHM YOLUNDA
  OKYANUSLAR GİDEREK DAHA ASİTLİ HALE GELİYOR
  EUROSOLAR TÜRKİYE 2008 GÜNEŞ ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
  ÇEVRECİLER ''BETON''U YENDİ
  YAŞAMIMIZIN HER ALANINDA NÜKLEERE KARŞI EYLEMDE OLACAĞIZ
  DANIŞTAY SAHİL YOLUNA SİNOPTA DUR DEDİ
  BADEM BEYAZPERDEDE
  80 YIL SONRA AKDENİZDE KUŞLAR ÖTMEYECEK
  POLONYA'DA ULUSLARARASI İKLİM KONFERANSI
  VENEDİK BATTI BATIYOR!!!
  BALİNALAR KURTULAMADI
  ABD KÜRESEL ISINMA İLE MÜCADELEDE YAN ÇİZİYOR
  HAVUZ HALİNE GELDİ
  ÇOCUKLARA NE DİYECEĞİZ?
  ILISU BARAJI KURAL TANIMIYOR
  KIZILIRMAK DELTASI SULAKALAN YÖNETİM PLANI KİTABI BASILDI
  MADENCİ ÇEVRECİYE SALDIRDI
  OKULUN BAHÇESİNDEKİ ASIRLIK ÇINARLARA KAMERA KATLİAMI
  HES'LERE SİT ENGELİ
  İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ZARARLARI TAZMİN EDİLMELİ
  NÜKLEER İHALESİNDE KARAR DAVASI
  AKTİVİSLER ''KÜRESEL ISINMAYI DURDUR!'' ÇAĞRISIYLA SOKAĞA ÇIKIYOR
  ''KYOTO'' TBMM GÜNDEMİNİN 30. SIRASINDA
  DÜNYA SESİNİ ''DÜNYA SAATİ''(EARTH HOUR) EYLEMİ İLE 2009'DA YÜKSELTİYOR
  ''GELECEĞİMİZ ERİMESİN'' İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
  YEŞİL HÜKÜMLÜLER
  LEYLEKLER MÜZEYE GÖÇ EDEBİLİR
  MERCAN KAYALIKLARI YOK OLUYOR
  HASANKEYF KURTULUYOR,AVUSTURYA ILISU'DAN ÇEKİLDİ
  ÇEVRECİLER BEDAVA KÖMÜRE İSYAN ETTİ
  İKLİM KONFERANSININ SONUCU ''KOCA BİR SIFIR''
  3 BİN KAPLUMBAĞA EVLAT EDİNİLDİ
  TARIM SEKTÖRÜNÜN TUZLU GELECEĞİ
  ÇEVRECİLER UYARIYOR:KRİS ULLA GİBİ OLMASIN
  NÜKLEERDE TAEK KARARI CUMA GÜNÜ BİLDİRECEK
  AB'NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SINAVI
  YEDİGÖLLERDE GEYİK SAYISI ARTTI
  TEHLİKELİ TERMİK KUŞATMA
  KÜÇÜK SAKARCA KAZI UÇAKLA KANDIRILACAK
  5 YILDA 2 TONDAN FAZLA BUZUL ERİDİ
  GERZE'DE BÜYÜK SEFERBERLİK
  NESLİ TÜKENDİ SANILAN ÇİZGİLİ SIRTLAN URFA BOZKIRLARINDA GÖRÜNTÜLENDİ
  KÜRESEL ISINMADA DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL
  OECD TÜRKİYE ÇEVRE RAPORUNU YAYIMLADI
  ERGENE NEHRİ KİRLENDİ TARIM DURDU
  GÜNEŞ ENERJİSİ İLE DÜNYAYI TURLADI
  YUNUS TUTSAK EDEN DENİZLER İSTEMİYORUZ
  BEDAVA KÖMÜRERZURUMLULARI BOĞUYOR
  KAÇAK AVCILAR KUŞLARI YOK EDİYOR
  KALİTESİZ SU OECD RAPORUNDA
  KARACALARA KIYMAYIN
  ANKARA'DA ÖLÜM KOL GEZİYOR
  EGE'YE BEREKET DEĞİL ZEHİR AKIYOR
  KUŞ CENNETİ İNTERNETTEN CANLI İZLENEBİLECEK
  ACIMADAN 300 ZEYTİNİ KESDİLER
  RUSLARA NÜKLEERDE 'TEKNOLOJİ UYGUN' ONAYI
  İSVEÇ'TE KUŞLARA EZİYET SKANDALI
  GOOGLE EARTH'LE OKYANUS VE MARS TURU
  TOKYO'DA ÇEVRE DOSTU OFİSLER
  TEMA'NIN TEPKİSİ AĞAÇLARI KURTARDI.
  IRAK BATAKLIKLARINI KURAKLIK VURDU.
  ZEHİRLİ GEMİ İNGİLTERE YOLCUSU
  AKDENİZ ÜNİVERSİTESİNDEN ÇEVRE ATAĞI
  ÇEVRECİLER BALİNA AVCILARININ PEŞİNDE
  DANIŞTAYDAN BALIK ÇİFTLİKLERİ KARARI
ÇEVRE SÖZLÜĞÜ

Çevre ve Arıtma Sözlüğü

Arıtma Çevre Sözlüğü

 

A
A KATMANI [ A-Horizon ] Organik madde bakımından zengin yüzey toprağı.

A-AĞIRLIKLI SES DÜZEYİ [ A-Weighted sound level ] İnsan kulağının daha kolaylıkla işitebileceği orta frekanslara daha fazla ağırlık veren, ses basınç düzeylerinin ölçülmesi yöntemi. A-Ölçekli ses düzeyleri dB(A) olarak yazılır.

ABS 1. Alkil benzen sulfonat: deterjanlara eklenen, biyo- bozulmaya dirençli, kararlı bir yüzey aktif madde. 2. Akrilonitril-butadien-stiren (bir tür plastik madde).

ACI SU [ Brackish ] Hafif tuzlu su.

AÇIĞA ÇÖP DÖKME [ Open dumping ] Atıkların rahatsız edici kokulara, su, toprak ve hava kirliliğine yol açacak biçimde alanlara dökülmesi.

AÇIK ALAN [ Open space ] Ya imar görmemiş ya da konutlardan ve diğer yapılardan nispeten arınmış toprak parçası; insanın faaliyet gösterdiği çevrenin karşıtı olan arazi de bu kavrama dahildir.

AÇIK BOŞALTIM [ Outfall ] İşlem görmüş ya da görmemiş atık suyu ya da diğer sıvı atıkları doğrudan doğruya alıcı ortama ileten taşıyıcı ya da boru hattı.

AÇIK MADEN OCAĞI İŞLETMECİLİĞİ [ Open-cast mining= Strip mining ] Kömürün ya da diğer madenlerin sığ derinliklerden toprağın ve kayanın üst katmanı kaldırılarak çıkarılması. Yüzey madenciliği olarak da adlandırılır.

AÇIK YAKMA [ Open burning ] Atık miktarını (hacmini) azaltmak amacıyla çöplük alanlarında yakılması işlemi.

ADİYABİTİK SAPMA ORANI [ Adiabatic lapse rate ] Yüksekliğin artması ile bağlantılı olarak ısıdaki düşme (sapma) oranı.

ADSORPSİYON [ Adsorption ] Moleküllerin katı yüzeylere tutunması.

AEROBİK [ Aerobic ] Serbest oksijenin varlığında yaşayan ya da aktif olabilen organizma; suda çözünmüş oksijenin oksitleyici olarak hareket ettiği durum.

AEROBİK AYRIŞMA [ Aerobic decomposition ] Havalı koşullarda faaliyet gösteren mikroorganizmalar veya mantarların organik maddeleri ayrıştırmaları.

AEROSOL [ Aerosol ] Havada asılı parçacık biçiminde madde: sıvı maddeleri püskürten basınçlı kap.

AFET ALANLARI [ Hazardous areas ] Deprem, heyelan, çığ, orman yangını ve taşkın gibi doğal afetlere yatkın alanlar.

AĞIR METALLER [ Heavy metals ] Kurşun, civa, çinko vb. gibi çevre açısından tehlikeli nitelik taşıyan metaller.

AĞIRLIKSAL AKIŞ [ Gravity flow ] Aşınmayı ve aşırı basıncı önleyecek azami hızda kesintisiz akışa olanak sağlamak amacıyla belirli bir asgari eğimle yerleştirilmiş borulara sahip arıtma ve su sağlama sistemindeki sıvı akışı.

Aİ [ Active ingredient ] Aktif bileşen.

AKIŞKAN ATIK [ Fluidized bed ] İçinden hava ya da bir gaz üflenen ince parçacıklardan oluşan katı madde yatağı. Üflenen hava ya da gazın denetimi katı maddenin bir sıvı gibi davranmasına yöneliktir.

AKIŞKAN YATAK YANMASI [ Fluidized bed combustion ] Sıvı yakıt ya da küçük kömürün sıvılaştırılmış yatakta yakılması. Bu süreç daha düşük ısıda yanmanın oluşmasını sağladığından, daha az miktarda nitrojen oksit üretimine yol açtığı gibi, sürece kireçtaşı ilavesi ile de kükürt oksitlerin yatak izinde oluşmayarak atmosfere atılması olanağını ortadan kaldırır.

AKIŞKANLIK (KIVAM) [ Viscosity ] Sıvının akış hızını belirleyen özelliği.

AKİFER [ Aquifer ] Suyun çok uzak mesafelere gitmesini sağlayan, yer altı sularını pınarlara ve kuyulara ileten gözenekli toprak ya da jeolojik oluşum.

AKTİF ÇAMUR SÜRECE [ Activated sludge process ] Atık su arıtma tesislerinde kullanılan, aerobik biyolojik arıtma sürece.

AKTİF KARBON [ Activated carbon ] endüstriyel baca gazlarından kaynaklanan kokuların ve zehirli maddelerin giderilmesine yönelik adsorbsiyon sürecinde kullanılan madde.

AKUSTİK ÇEVRE [ Acoustical environment ] Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre.

ALBEDO [ Albedo ] Yeryüzünün güneş ışığını yansıtma yüzdesi. Havadan alınan bir örnekteki katıların yansıtıcı niteliğiyle ilgili bir ölçü.

ALÇAK ARAZİLER [ Bottom lands ] Bir akarsı kanalına bitişik ve ondan biraz yüksek arazi.

ALD [ Approximate lethal dose ] Yaklaşık öldürücü doz.

ALDRİN [ Aldrin ] Özellikle DDT'ye dirençli zararlılara karşı etkili olan, klorlu hidrokarbon pestisit.

ALERJİ YAPICILAR [ Allergenics ] Alerjiye yol açan maddeler.

ALFA RADYASYON [ Alpha radiation ] Nispeten düşük bir nüfuz gücüne sahip radyasyon. Bk. Beta radyasyon, Gamma radyasyon.

ALICI [ Receptor ] Kirlilikten dolayı belirli risklere maruz bulunan canlı ya da cansız nesne.

ALICI SULAR [ Receiving waters ] İşlemden geçirdikten sonra sıvı ya da katı kirleticilerin içine boşaltıldığı su oluşumları.

ALINTI [ Borrow ] Bir başka alanda dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere bir yerden (alandan) kazılıp alınan malzeme.

ALIŞMA [ Acclimatization ] Canlı bir organizmanın yeni bir çevreye alışma ya da o çevreye dayanıklı hale gelme süreci.

AMONYAK [ Ammonia ] Endüstriyel süreçlerde ve gübre üretiminde kullanılan zehirli, tahriş edici gaz.

AMONYAKLAMA [ Ammonification ] nitratların ve nitritlerin bakterilerce amonyum bileşiklerine indirgenmesi.

AMONYAKLAYICI BAKTERİLER [ Ammonifying bacteria ] Atık sularda veya katı atıklarda amonyak açığa çıkaran bakteriler.

ANA KANAL [ Main sewer ] Büyük bir bölge için kollektör işlevi gören lağım kanalı.

ANAEROBİK [ Anaerobic ] Serbest oksijenin bulunmadığı koşullarda yaşama ve büyüme yeteneğine sahip organizma; serbest oksijenin bulunmadığı koşullar.

ANAEROBİK AYRIŞMA [ Anaerobic decomposition ] Havanın bulunmadığı koşullarda faaliyet gösteren mikroorganizmaların organik maddeleri ayrıştırması.

ANAEROBİK ÇÜRÜME [ Anaerobic digestion ] Organik yükü yüksek atık suyun havasız koşullarda arıtılması süreci. Tarım toprağında kullanılmasını sağlamak için bazı organik atıkların pis kokusunun giderilmesi süreci.

ANC [ Acid-neutralizing capacity ] Asit etkisizleştirme kapasitesi.

ANHİDRİK [ Anhydrous ] Suzus.

ANOKSİYA [ Anoxia ] Oksijen yetersizliği.

ANTAGONİSTİK ETKİ [ Antagonistic effect ] Ters sinerjistik etki. Bileşkenin birimlerinin herbirine göre daha az etkili olması.

ANTİMİKROBİYAL [ Antimicrobial ] Mikrobiyal büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik maddeler.

AOM [ Active organic matter] Aktif organik madde

ARITMA [ Treatment ] Atık su veya gazların kirleticilerden temizlenmesi işlemlerinin tümü.

ARL [ Annual release limit ] Yıllık boşaltma sınırı.

ARTMA [ Accretion ] Cansız maddenin dış yüzeyine doğal etkilerle çeşitli maddelerin eklenmesiyle oluşan büyüme süreci.

ASBEST KİRLİLİĞİ [ Asbestos pollution ] Çimento sanayiinden ve otomobillerdeki fren balatalarının aşınmasından kaynaklanan emisyonların yol açtığı asbest kaynaklı hava kirliliği.

ASİDOFİLİK [ Acidophilic ] Asitte ya da asitli koşullarda yaşayan.

ASİT TORTULLANMASI [ Acid deposition ] Normal düzeylerden daha fazla asidite taşıyan yağışla toprak veya yüzey sularında pH azalması ve asitleşme. Bk. ASİT YAĞMURU.

ASİT YAĞMURU [ Acid rain ] Esas olarak sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan, sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesi.

ASİTLENME [ Acidification ] Toprağın ve suyun asitli emisyonlarla kirlenmesi.

ASİTLİ TEMİZLEYİCİ [ Acid pickles ] Metal yüzeyleri temizlemek için kullanılan endüstriyel atık su.

ASİTLİLİK PROFİLİ [ Aciditiy profile ] Belirli bir yerdeki değişen asitlilik düzeylerinin, geçmiş eğilimleri de gösteren kayıdı.

ASKIDA KATI MADDE [ SS =Suspended solids ] Suda ve lağım suyunda bulunan, yaklaşık 1 mikron büyüklüğünde veya daha büyük olmakla birlikte, sözgelimi kum tanesinden daha küçük katıları ifade etmek için kullanılan terim.

AŞINMA [ Abrasion ] Yüzeylerin çeşitli nedenlerle aşınması.

AŞINMA (PASLANMA) [ Corrosion ] Genellikle kimyasal etkiyle, bir maddede zamanla oluşan yıpranma. Aşınmaya yol açan etki maddeleri içinde en çok bilinenleri sülfür oksitleri ve klor, fluor vb. bileşikleridir.

ATIĞIN YENİDEN İŞLENMESİ [ Waste recycling ] Yeniden kullanmak amacıyla atık maddelerin toplanması ve işleme tabi tutulması; kağıdın, camın, alüminyumun ve plastiğin yeniden işlenmesi gibi.

ATIK [ Waste ] Çevrede başkalaşmaya yol açacak miktarda çevreye boşaltılan, sıvı, katı, gaz ya da radyoaktif istenmeyen her tür madde.

ATIK GÖMME [ Landfill ] Atığın toprak katmanları arasına gömülmesinden ibaret, katı, atık tasfiyesinin en yaygın yöntemi; Atıkların gömüldüğü çukur.

ATIK ISISI [ Waste heat ] Özellikle nükleer enerji santrallerince çevreye bırakılan kullanılmamış ısı.

ATIK KOLU [ Waste stream ] Çevreye boşaltılan ve işleme tabi tutulması gereken sıvı ve katı atıkların miktarı.

ATIK ÖZÜMLEMESİ [ Waste assimilation ] Doğal bir kaynağın boşaltılan atıkları özümleyerek kendi kendisini temizleyebilmesi.

ATIK SU [ Waste water ] Konutların pis su ve lağım sularından, endüstriyel sıvı atıklardan ve sel sularından kaynaklanan sıvı atık.

ATIK SU YÖNETİMİ [ Waste water management ] İnsan sağlığını ve çevreyi korumak amacıyla, atık suyun izlenmesi, işlenmesi ve tasfiyesiyle ile ilgili sistemler geliştirilmesi ve uygulanması.

ATIK TAŞINMASI [ Handling ] Sıvı ve katı atıkların toplanması ve nakli.

ATIK YAKIMI [ İncineration ] Yanabilen atıkların denetimli biçimde yakılarak zararsız bir kalıntı haline getirilmesi işlemi. Atık hacmi bu yolla yüzde 80-90 azalmış olur.

ATIK YÜKÜ TAHSİSİ ÇALIŞMASI [ Waste load allocation study ] Bir akarsuya boşaltılabilecek, özümsenebilir toplam azami günlük atık yükünü belirlemek için yapılan çalışma.

ATMOSFER KİRLİLİĞİ [ Atmospheric pollution ] temelde insan faaliyetlerinin sonucu olarak, doğrudan doğruya atmosfere verilen ya da atmosferde kimyasal tepkimeler sonucu oluşan gaz ve partikül maddelerin yol açtığı kirlilik oranı.

ATMOSFER BULANIKLIĞI (TOZLULUĞU) [ Atmospheric turbidity; dustiness ] Belli bir yerin havasındaki yoğunlaşmış toz parçacıkları.

ATMOSFERİK SAPMA ORANI [ Atmospheric lapse rate ] Atmosferin alt tabasında yüksekliğin artması ile oluşan ısı düşmesi oranı.

ATOM ENERJİSİ [ Atom energy ] Nükleer tepkime sırasında serbest kalan enerji. Nükleer enerji.

ATOMİK SOĞURMA SPEKTROGRAFİSİ [ AAS=Atomic absorption spectrography ] Bir sıvı karışımındaki metal miktarlarını saptayan analiz yöntemi.

AYRIŞTIRICILAR [ Decomposers ] Biyolojik bozulma yaratan, bakteriler ve mantarlar gibi ayrıştırıcı organizmalar.

AZALTMA [ Abatement ] Kirlilik düzeyini düşürmek için uygulanan yöntem.

AZAMİ TALEP DÖNEMİ [ Peak demand period ] Bir kamu kuruluşunun ya da topluluğa hizmet veren her hangi bir sistemin en fazla hizmet talebiyle karşılaştığı dönem.

AZAMİLEŞTİRME [ Maximization ] Atık oluşturmadan kaçınma, buna karşılık kaynaklardan gerçekleştirilen üretimin niceliğini ve niteliğini arttırma çalışmalarını içeren koruma önlemi.

AZGELİŞMİŞ ALAN [ Depressed area ] Ekonomik ve fiziksel gerileme gösteren bölge.

AZOT DÖNGÜSÜ [ Nitrogen cycle ] Atmosferdeki azotun bitkiler tarafından özümlenmesi, sonra topraktan geçerek atmosfere dönmesi süreci. Azot, proteinlerin önemli bir bileşenidir ve bu nedenle hem bitkiler hem de hayvanlar için gereklidir.

AZOT OKSİT [ Nitric oxide ] Yanmadan oluşan, havaya bırakılınca zehirli hale gelen kirletici madde.


--------------------------------------------------------------------------------

B
BACA ATIKLARI [ Stack effluents ] Sanayi bacalarından yayılan gazlar ve asılı parçacıklar.

BACA DUMANI [ Plume ] Bacadan çıkan değişik biçimlerde atmosfere dağılan gözle görülebilir duman emisyonu.

BACA ETKİSİ [ Chimney effect ] Isıdaki değişmenin gazlarda yol açtığı yukarıya yönelik hareket.

BACA GAZI [ Flue gas ] Yanmadan sonra bacalardan çıkan ve azot oksitleri, karbon oksitleri, su buharı, sülfür oksitleri, parçacıklar ve birçok kimyasal kirletici madde içeren duman.

BACA GAZI KÜKÜRTÜNÜN GİDERİLMESİ [ Flue gas desulfurization ] Bir çok yöntem kullanılmaktadır. En yaygını gazların kireçtaşı çözeltisi ile yıkandığı ve oluşan çamurun ayrılarak bazı durumlarda içindeki kükürtü kazanmak üzere yeniden işleme tabi tutulduğu kireçtaşı/alçıtaşı sürecidir.

BAHÇELİ KENT [ Garden city ] Başlıca özellikleri bitişik yapı düzeni ve çevresinde yeşil kuşak olan kent imarı.

BAKİR BÖLGELER [ Wilderness ] İnsan yerleşimlerinin yada uygarlıklarının ulaşmadığı topraklar. Karaların üçte birinden fazlası hala bakir bölgedir ve bunlarınen genişleri Grönland ve Antartika' da bulunmaktadır.

BAKTERİ [ Bacteria ] Klorofilsiz, tek hücreli yada ipliksi mikroorganizma; bakteri havada, toprakta ve denizde ayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından büyük önem taşır.

BALIK KATLİAMI [ Fish kill ] Büyük miktarda balığın topluca imhası.

BALYALAMA [ Bailing ] Çöpü sıkıştırarak katı, yüksek yoğunlukta bloklar haline getirme süreci.

BANKET [ Berm ] Eğimli bir yüzeyden gelen drenajı stabilize etmeye yada denetlemeye yardımcı olan, insan yapımı taraça.

BARAJ [ Dam ] Suyun doğal akışına engel oluşturarak bir nehrin yada akarsuyun akış yönünü denetlemeye yönelik duvar, kıyı yada başka tür bir yapı.

BARİYER [ Barrier ] Biyotanın göçme yada günlük hareketini engelleyen etken.

BAT [ Best available tecnology ] En iyi kullanılabilir teknoloji.

BATAKLIĞIMSI ALAN [ Bog ] Yoğun ötrofikasyon sonucu su kaynaklarının zengin organik birikintilerle kaplanarak oluşturduğu alan.

BATAKLIK GAZI [ Marsh gas ] Bataklıklarda ve turbalıklarda oluşan gaz ( esas olarak metan ).

BATAKLIKLAR [ Marshes ] En azından bellli bir süre haliç ve kıyı sularıyla kaplanan kara-su alanları.

BATIRMA [ Sinking] Petrol döküntülerini denetleme işlemi; bu işlem, kum, tebeşir, işlenmiş uçucu kül, çimento tozu vb. kullanılarak petrolün fiziksel olarak batırılması ile gerçekleştirilir.

BATYAL [ Bathyal ] Göllerin ve okyanusların en derin tabakasıyla ilgili.

BDL [ Below detection limit ] Saptama sınırının altında.

BEKLETME HAVZASI [ Detention basin ] Taşkını önlemek için sel suyunu denetimli biçimde tutup bırakmaya yönelik havuz yada depo.

BEKLETME SÜRESİ [ Detention period ] Birim hacimdeki bir sıvı yada gazın akış sürecinde bir tank yada odada tutulma ortalama süresi.

BELEDİ KATI ATIK [ Municipal solid waste ] Kentsel alanlardaki konut ve işyerlerinin, lağım çamurunun da dahil olduğu, katı atıkları.

BELİRTEÇ ( İNDİKATÖR ) TÜRLER [ Indıcator species ] Bir ekosistemde, küçük çevresel değişimlere özellikle duyarlı olması itibariyle, çevre koşulları konusunda bilgi sağlayan ve çevresel tehlikelerle ilgili erken uyarılarda bulunan türler. Bunun bir örneği denizmaruludur; deniz marulunun su içinde yoğun olarak büyümesi bir ötrofikasyon süreci belirtisidir.

BENTOS [ Benhtos ] Deniz dibi bölgesinde yaşayan yada burada oluşmuş hayvan ve bitki yaşamı.

BENZEN [ Benzene ] Kanser yapan endüstriyel çözücü.

BENZEŞİM; SİMULASYON [ Simulation ] Doğal bir sürecin laboratuvar koşullarında yada bilgisayar modeli kullanılarak sınanması.

BENZİPİREN Kömür ve sigara dumanında bulunan kanser yapıcı bir hidrokarbon.

BPEO [ Best practicable environmental option ] En kullanışlı çevresel seçenek.

BERİLYUM [ Beryllium ) İnsanlar üzerinde zararlı etkilere sahip metalik bir eleman.

BESİN AĞI [ Food web ] Karşılıklı bağlantı içindeki besin zincirleri dizisi.

BESİN BÜTÇESİ [ Nutrient budget ] Belli bir yaşayan sistem açısından, alınan yada kaybedilen gerekli mineral besinlerin miktarlarını belirlemeye yönelik tahmin.

BESİN GİDERME [ Nutrient stripping ] Alıcı sularda ötrofikasyonu yavaşlatmak amacıyla yada atık suyun yeniden kullanılabilmesi için uygulanan üçüncü derece arıtma.

BESİN ZİNCİRİ [ Food chain ] Her halkanın bir öncekinden beslendiği ve enerji sağladığı, buna karşılık bir sonrakine besin be enerji aktardığı organizmalar zinciri.

BESİN ZİNCİRİ BASAMAĞI [ Trophic level ] Bir hayvanın besin zincirindeki yeri.

BESİNLER [ Nutrients ] Bitkilerin ve hayvanların büyümesi için gerekli maddeler.

BETA RADYASYONU [ Beta radiation ] Yüksek hızda negatif elektron radyasyonu.

BEZ FİLTRE [ Fabric filter ] Endüstrüyel emisyonlardan kaynaklanan tozu ve parçaçıkları tutan, evlerdeki elektrikli süpürge torbasına benzer, kumaştan yapılma aygıt.

BİDON [ Skip ] Büyük atık haznesi, konteyner.

BİNA BAĞLANTISI [ House connection ] Atık suyu bir binadan sokağa yerleştirilmiş hatta ileten pis su boruları için kullanılan terim.

BİRİM MÜLKİYETİ [ Condominium ] Çok birimli yapıda bireysel mülkiyet.

BİRİNCİL HAVA KİRLETİCİLER [ Primary air pollutants ] Atmosfere doğrudan verilen hava kirleticileri.

BİRİNCİL İŞLEM [ Primary treatment ] İşlenmemiş lağım suyunun arıtmanın en yaygın biçimi: kaba ve katı maddelerin ayrıldığı ön işlem.

BİRLEŞİK ÜRETİM [ Cogeneration ] Elektrik üretiminde oluşan atık ısının ısıtmada, soğutmada ve atık su arıtımında kullanılması.

BİRLEŞİK ISI VE GÜÇ [ CHP= Combined heat and power ] Elektrik ve ısının birlikte üretimi. Terim, atık ısı yada hava kullanan santraller içinde kullanılır.

BİRLEŞİK KANALİZASYON [ Combined sewer ] Atık suyun ve sel suyunun toplanmasına yarayan tek bir kanalizasyon sistemi.

BİRLEŞİK TASFİYE [ Codisposal ] Genellikle yanma gerektiren entegre bir işlem yoluyla lağım çukurunun ve katı atıkların birlikte tasfiyesi yöntemi.

BİRLEŞİK ZARARLI ORGANİZMA DENETİMİ [ Integrated pest management ] Zararlı organizmaların yayılmasını biyolojik, kültürel ve kimyasal yaklaşımları birleştirerek denetleme yöntemi. Özellikle, en azından bir kimyasal ilaca karşı direnç kazanmış organizmalarla mücadelede kullanılır.

BİTKİ ÖLDÜRÜCÜ [ Herbicide ] Zararlı ot öldürücü ve yaprak dökücü olarak kullanılan kimyasal madde.

BİYOAKÜMÜLASYON [ Bioaccumulation ] Biyoyoğunlaşma.

BİYOBOZULMAYA UĞRAMAZ [ Nonbiodegradable ] Bakterilerin ayrıştıramadığı organik madde.

BİYODENEME [ Bioassay ] Potansiyel olarak zehirli bileşiklerin niteliğinin ve gücünün, standart test organizmalarıyla etkileşimlerini gözleme yoluyla laboratuvar koşullarında denenmesi.

BİYOENERJETİK [ Bioenergetics ] Bitkilerle hayvanlar, bitkilerle bitkiler hayvanlarla hayvanlar arasındaki enerji aktarımının incelenmesi.

BİYOİZLEM [ Biomonitoring ] Potansiyel olarak zararlı bir durumda bitki ve hayvan yaşamındaki farklılaşmaları değerlendirmek amacıyla doğal bir ortamın biyolojik konumundaki değişikliklerin izlenmesi.

BİYOJEOKİMYASAL DÖNGÜ [ Biogeochemical cycling ] Kimyasal elemanların fiziksel çevre ile organizmalar arasındaki döngüsü.

BİYOKİMYASAL OKSİJEN İHTİYACI [ BOD = Biochemical oxygen demand ] Organik kirliliğin bir ölçüsü olarak kullanılan ifade. Bir su veya atık sudaki organik maddelerin biyokimyasal süreçlerle tam ayrışmaları için bu işlemi yapan mikroorganizmaların, suyun birim hacimi başına gereksinim duydukları oksijen miktarı. Evsel atık su işleme süreçlerinin etkinliğini ölçmede de kullanılır.

BİYOKÜTLE [ Biomass ] Belli bir alan yada hacimdeki canlı organizmaların toplam kütlesi yada miktarı.

BİYOKÜTLE ENERJİSİ [ Biomass energy ] Bir biyokütledeki organik atıklar, bitkiler yada ağaç gibi organik maddelerden üretilen enerji.

BİYOLOJİK ARITMA [ Biological treatment ] Atık suyun mikroorganizmalar kullanılarak arıtılması.

BİYOLOJİK BÜYÜME (YÜKSELME ) [ Biological magnification ] Besin zincirinin ardışık düzeylerinde, maddelerin artan miktarlarda birikmesi.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK [ Biological diversity ] Organizmaların çeşitlerinin alan yada hacim birimi başına sayısı; belli bir zamanda belli bir yerdeki türlerin bileşimi.

BİYOLOJİK DENGE [ Biological balance ] Hayvanlarla bitkiler, bitkilerle bitkiler ve hayvanlarla hayvanlar arasındaki denge.

BİYOLOJİK POTANSİYEL [ Biotic potential ] Bir organizmanın varlığını sürdürme ve üreme yeteneği.

BİYOLOJİK KALKAN [ Biological shield ] Bir nükleer reaktörün personelini ve çevresini korumak amacıyla, nötronları ve gamma radyasyonu absorbe etmek (soğurmak) için nükleer reaktörün merkezi etrafında inşa edilen koruyucu kalkan yada kalın beton duvar.

BİYOLOJİK YAĞ DÖKÜNTÜ DENETİMİ [ Biological oil spill control ] Sudaki yağ tabakalarını ayrıştırmak için bakteri kültürlerinin kullanılması işlemi.

BİYOM [ Biome ] Belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk.

BİYOMETRİ [ Biometry ] Biyolojik sorunların incelenmesinde istatistik yöntemlerin uygulanması.

BİYOSFER [ Biosphere ] Gezegenimizin ve atmosferinin yaşam kaynağı bütün bölümlerini içeren alan.

BİYOSİDLER [ Biocides ] Organizmaları öldürme yeteneğine sahip kimyasal maddeler; sterilize ediciler.

BİYOTA [ Biota ] Belirli bir bölgede yada çevrede bulunan bitki ve hayvan yaşamının bütünü.

BİYOTİK [ Biotic ] Bir çevredeki bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar ile ilgili.

BİYOYOĞUNLAŞMA FAKTÖRÜ [ Bioconcentration factor ] Organizmalarda bazı kimyasal maddelerin birikme mertebesini ifade eden bir ölçü. Genellikle bu kimyasal maddeler besin zinciri içinde artarak bulunurlar. Örnek: DDT.

BOD [ Biochemical oxygen demand ] Biyokimyasal oksijen ihtiyacı.

BOP [ Blow -out preventer ] Kaçak önleyici.

BORU ÇIKIŞI ARITMA [ End-of-pipe treatment ] Emisyon boru hattının bitiminde kullanılan arıtma tesisi.

BORU HATTI [ Pipeline ] Değişik maddeleri uzak mesafeler ileten, pompalama donanımı, vanaları ve diğer makinaları ile birlikte boru şebekesi.

BOŞALTIM [ Discharge ] Çevreye bırakılan bütün kirleticiler için kullanılan terim. Gaz boşaltımlar emisyon, sıvı boşaltımlar ise sıvı atık (effluent ) diye de adlandırılır.

BOZULMA [ Impairment ] Bir doğal kaynağın kirlenmesi süreci.

BOZULMAMIŞ ALAN İnsan etkinlikleriyle değiştirilmemiş doğal alanlar.

BÖLGE ISITMASI [ DH = district heating ] Belirli bir sayıdaki konut yada işyerine ısıtma sağlamak üzere, merkezi olarak kurulan sistem.

BÖLGELEME [ Zoning ] Belli amaçlarla bölgelere ayırarak toprak imarının denetlenmesi.

BRÜT TABAN ALANI [ Gross floor area ] Bir binanın taban alanı toplamı.

BSO [ Benzene soluble organics ] Benzende çözülebilen organik maddeler.

BUHAR [ Vapor ] Atmosfer ısı ve basıncında sıvı yada katı durumda bulunan maddelerin gaz hali.

BUHARLAŞMA HAVUZU [ Evaporation pond ] Lağım suyu tasfiyesinde kullanılan sığ ve yapay havuz; bu sistemde atık geniş araziler dağıtılır ve buharlaştırılır.

BULANIKLIK [ Turbidity ] Suda ve havada asılı bulunan maddelerin neden olduğu, güneş ışınlarının ortama girme ve bitkilerin büyüme düzeylerini denetleyen, içme suyu kalitesi açısından çok zararlı ortam koşulları.

BUV [ Backscattered ultraviolet ] Geri saçılmış morötesi.

BÜTÜNSELCİ [ Holistic ] Parçalarla bütünler arasındaki organik yada işlevsel ilişkiyi vurgulayan ve bir konuyu karşılıklı bağımlılık ilişkisi içindeki parçaların bütünlediği tek bir sistem olarak gören yaklaşım.

BÜYÜME TEORİSİ [ Growth theory ] Kentlerde ve bölgelerde yerleşim, büyüme ve toprak kullanımı modelleri konusunda kent bilimcilerinin oluşturdukları teoriler.


--------------------------------------------------------------------------------

C
CA [ Carbon absorption or adsorption ] Karbon soğurması.

CANSIZ ÇEVRE [ Abiotic environment ] Doğadaki fiziksel ve cansız kimyasal unsurlar. Örnek: Toprak, su, atmosfer.

CBD [ Central business district ] Merkezi iş bölgesi.

CBSR [ Carcinogen bioassay in small rodents ] Küçük kemirgenlerde kanser yapıcı biyo-denemesi.

CCC [ Countercurrent chromatography ] Ters akım kromatografisi.

CFC [ Chlorofluorocarbon ] Kloroflüorokarbon.

CIVA [ Mercury ] Besin zincirlerinde, özellikle tatlı su ve deniz organizmalarında yoğun olarak bulunabilen ve zararlı etkilere yol açan zehirli metalik eleman.

CNR [ Composite noise rating ] Bileşik gürültü ölçümü.

CNS [ Central nervous system ] Merkezi sinir sistemi.

COD [ Chemical oxygen demand] Kimyasal oksijen ihtiyacı.

COH [ Coefficient of haze ] Sis katsayısı.

COHb [ Carboxhaemoglobin ] Karboksihemoglobin.

COM [ Complek organic mixture ] Karmaşık organik karışım.

CPOM [Coarse particulate organic matter ] Büyük parçacıklı organik madde.

C.Q. [ Commercial quality ] Ticari kalite.

CÜRUF [ Clinker ] Fırınlardaki ergimiş kalıntı.

Ç

ÇALIŞMA ORTAMI [ Work environment ] İşyerinin koşulları.

ÇALKANTI [ Turbulence ] Gelişigüzel hava veya su sirkülasyonuna neden olan inişli çıkışlı devinim. Nedeni genellikle akış alandaki pürüzlülük ve engebeliktir.

ÇAMUR [ Sludge ] Atık suyun arıtılması sırasında süzme, çökeltme ya da biyolojik arıtma sonucu oluşan yoğunlaşmış katı.

ÇAMUR SIVISI [ Slurry ] Atık su işleme tesislerinde çamuru taşıyan sıvı.

ÇAMUR SİNDİRİMİ [ Sludge digestion ] Atık su çamurunun biyolojik oksijen ihtiyacını çevresel yönden kabul edilebilir bir düzeye indirmek amacıyla uygulanan anaerobik işlem.

ÇAMUR TASFİYESİ [ Sludge disposal ] Atık su çamurunun nihai tasfiye işlemi.

ÇAMURUN YAKILMASI [ Sludge incineration ] Atık su çamurunun hacim yönünden küçültülüp, işlenerek tutuşabilirlik kazandırıldıktan sonra yakılması.

ÇAPRAZ-MEDYA YAKLAŞIMI [ Cross-media approach ] Çevre sorunlarına, sözgelimi sadece hava kirliliğini değil etkileşim içindeki bütün faktörleri göz önünde bulundurarak yaklaşmak.

ÇENTME (YONTMA) [ Spalling ] Yongalar ya da parçalar haline getirme.

ÇERÇEVE YAKLAŞIM [ Bubble concept ] Kirletici emisyonlarının denetimi bağlamında amaçlanan sınırlamaların uygulanmasında, belirli kirleticilerin çıkış kaynaklarından ziyade bunların etkiledikleri alanların ele alınması gerektiğini savunan yaklaşım.

ÇEVRE [ Environment ] Bir organizmanın var olduğu ortam ya da koşullar. Bu çevre doğal fiziksel öğeleri, ayrıca organizmanın etkileştiği insan ürünü koşulları içerir.

ÇEVRE ANALİZİ [ Environmental analysis ] Belirli bir arazinin topoğrafik, hidrolojik, jeolojik ve kültürel özellikleri gibi çevresel özelliklerinin incelenmesi.

ÇEVRE DEĞERLENDİRMESİ [ Environmental assessment ] Bir eylemin ya da projenin çevre bakımından yararlı olup olmadığını ve çevresel etki raporunun hazırlanması gerekip gerekmediğini belirlemek amacıyla yapılan inceleme.

ÇEVRE DOSTU [ Environment-friendly ] Ürünlerde normal olarak bulunan zararlı öğelerden bazılarını tasfiye etmek amacıyla tasarlanmış ya da değiştirilmiş ürünleri ifade etmek için kullanılan terim.

ÇEVRE KORUMA [ Environment protection ] Potansiyel olarak tehlikeli atık maddelerin çevreye boşaltılmasının asgariye indirilmesi ya da önlenmesi amacıyla kaynakların yönetimi.

ÇEVRE KORUMA AJANSI [ EPA= Environmental Protection Agency ] Kirleticiler ile ilgili tüm kanun ve yönetmelikleri uygulamak ile görevli Amerikan federal kuruluşu.

ÇEVRE KALİTE HEDEFİ [ EQO = Environmental quality objective ] Çevrenin belirli bir boyutu için amaçlanan kalite düzeyinin ortaya konması. Bu düzey ulaşılır olmayabilir ve nicelik olarak ifade edilebilir.

ÇEVRE KALİTE STANDARDI [ EQS = Environmental quality standard ] Bir çevrede bir kirletici için izin verilebilir en yüksek düzey ya da çevrenin bazı vasıfları için kabul edilebilir en düşük düzey.

ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ [ Environmental engineering ] Çevre mühendisliği, çevrenin korunmasına, kirliliğin azaltılmasına vb. elverişli teknoloji sistemlerinin tasarlanmasını ve çevre süreçlerinin incelenmesini, ayrıca belirli binaların bu açıdan iç tasarımlarının gerçekleştirilmesini içerir.

ÇEVRE SORUNLARI BİLİMSEL KOMİTESİ [ SCOPE= Scientific Committee on Problems of the Environment ] Başlıca ilgi alanı çevreyi iyileştirmek ve kirlilikle ilgili çeşitli sorunları incelemek olan uluslararası kuruluş.

ÇEVRE YOLU [ Beltway ] Kentsel bir alanı çevreleyen, ana ulaşım arterlerine bağlı yol.

ÇEVRE YÖNETİMİ [ Environmental management ] Toprak , su ve hava gibi doğal kaynakların çevresel açıdan kabul edilebilir uygulamalar yoluyla kullanılması.

ÇEVRE YÖNÜNDEN DUYARLI ALAN [ ESA= Environmentally senstive area ] Bir ülkenin doğal yerleşimleri ve süregelmekte olan tarımsal etkinlikleri korumak ya da modern, yoğun tarımdan geleneksel olana geçmek için özel önlemler almak gereğini duyduğu alanlar için kullanılan terim.

ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ [ ELA = Environmental impact assessment ] Yeni gelişme ve projelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin, sosyal sonuçları ve alternatif çözümleri de içine alacak biçimde analizi ve değerlendirilmesi.

ÇEVRESEL ETKİ RAPORU [ Environmental impact statement ] Çevresel etki değerlendirmesi çalışmalarının sonuçlarını içeren detaylı rapor.

ÇEVRİLME (İNVERSİYON) [ İnversion ] Atmosferin aşağı tabakalarında gerçekleşen ve soğuk hava katmanının daha yukarıdaki sıcak hava katmanı tarafından tutulmasıyla oluşan atmosfer olayı, Rüzgar olmadığı zaman, kirleticilerin dağılması olanağı bulunamaz ve büyük hava kirliliği olayları gerçekleşebilir.

ÇIKIŞ KANALI [ Outlet channel ] Sıvı atığı toplayıp götürmeye yarayan su yolu ya da drenaj kanalı.

ÇIKIŞ-YERİVARIŞ YERİ ARAŞTIRMASI [O-D Survey = Origin destination survey ] Bir ulaşım planlama tekniği.

ÇİNKOLU SU KİRLİLİĞİ [Zinc water pollution ] Galvanizleme, polimer işleme ve diğer uygulamaların sonucu olarak endüstriyel atık suda ortaya çıkan kirlilik.

ÇOCUKLARA DOKUNMAZ [ Childproof ] Çocuklar için tehlikeli olmayan.

ÇOK AİLELİ KONUT [ Multifamily dwelling ] İki ya da daha fazla aile birimini barındıran konut.

ÇOK ÇIKIŞLI KİRLETİCİ KAYNAK [ Nonpoint source ] Su kirliliğine katkıda bulunan, yüzeysel su ya da yağmur akıntısı gibi, yayılmış ve iç içe geçişmiş akıntılar.

ÇÖKELME [ Precipitation ] Elektrik alan etkimesi ya da ısısal değişme sonucunda, parçacıkların içinde asılı bulundukları gaz akıntısından ayrılması işlemi.

ÇÖKELTME [ Sedimentation ] Katıların yer çekimi nedeniyle çökelmesi doğal süreci; atık suyun işleme tabi tutulmasında, erozyon güçleri aracılığıyla parçacıkların ayrılması ve taşınması süreci.

ÇÖKELTME TANKI [ Sedimentation tank ] Çökeltilebilir katıların atık sudan ayrıldığı atık su işleme tesisinin bir bölümü.

ÇÖLLEŞME [ Desertification ] Genellikle aşırı otlatma, yaygın ormansızlaştırma ya da aykırı tarım ve sulama uygulamaları sonucunda toprağın çöl haline gelmesi sürece.

ÇÖP [ Garbage ] Evlerden ya da ticari amaçla gıda hazırlanması ve kullanılmasından kaynaklanan hayvan, sebze ve meyve atığı; genelde tüm atık ürünler için kullanılır.

ÇÖP BOŞALTMA [ Tipping ] Çöpün açık alanlara dökülmesi.

ÇÖP ISLAHI [Refuse reclamation ] katı atığın yararlı ürün haline getirilmesi.

ÇÖPLÜK [ Dump site ] Çöp gibi katı atıkların boşaltılıp üstü açık bırakıldığı atık tasfiye alanı.

ÇÖZÜNMÜŞ OKSİJEN [CD = Dissolved oxygen ] Su veya atık su içinde çözünmüş halde bulunan oksijen miktarı.

ÇÜRÜME [ Putrefaction ] Anaerobik haldeki maddenin organik ayrışması; bu süreç sonunda kötü kokulu gazlar ve oksitlenmesi tamamlanamamış ürünler oluşur.

ÇÜRÜME VE ÇÜRÜTME [ Digestion ] Enzimlerin etkisiyle organik dönüşmesini ifade etmekte kullanılan, atık su arıtımıyla ilgili terim. Örnek: Lağım çamurunun anaerobik çürütülmesi.


--------------------------------------------------------------------------------

D
DAĞILMA [ Dispersion ] sözgelimi, bir doğal kaynaktaki yoğunlaşmış kirleticinin yayılma süreci.

DAĞINIK YAYILMA [ Sprawl ] Kentsel gelişmenin civardaki kırsal kesime doğru denetimsiz yayılması.

DALGA GÜCÜ [ Wave power ] deniz suyu devinimlerinin oluşturduğu gücün enerji üretiminde kullanılabileceği, potansiyel yenilenebilir enerji kaynağı.

DALGAKIRAN [ Jetty ] Bir limanı akıntılarından ve gelgitlerden korumak amacıyla gelgite açık koylarda, göllerde ya da ırmaklarda gerçekleştirilen yapı.

DAMITMA TESİSLERİ [ Distillation plants ] Tuzlu suyu içme suyuna dönüştüren büyük ölçekli tesisler.

DAMLATMALI FİLTRE [ Trickling filter ] Atık suyun arıtılması sürecinde ikincil arıtma tesislerinde kullanılan biyolojik filtre. Filtre, atık suyun püskürtüp serpildiği 5-10 cm boyutunda taşlardan oluşan 1-2 m derinliğinde ve 10-30 m çapında bir yataktır. Taşlar arasında büyüme olanağı bulan mikroorganizmalar, akış süresi içinde organik maddeleri ayrıştırırlar.

DARBE ÖLÇER [ Impactor; Impinger ] Maddeleri çarpma (darbe) noktasında toplayan ve ölçen alet.

DAYANIKLI KİMYASALLAR [ Persistent chemicals ] Zararsız hale getirilmelerini ya da giderilmelerini sağlayacak biyolojik ve kimyasal süreçlere karşı dirençli toprak ve su kirleticileri. Bunlara örnek olarak kurşun, bakır, arsenik, ya da tarım ilaçları, sert deterjanlar (biyolojik olarak bozunmayan) ve radyonüklidler (radyoaktif çekirdekler) gösterilebilir.

DBA [ Decibel A ] Desibel A.

DDT [ DDT ] Diklorodifeniltrikloretan'ın kısa yazılışı; son derece kuvvetli bir böcek öldürücü. Kalıntıları yaklaşık 15 yıl varlığını sürdürür.

DEĞİŞİM DERECESİ [ Gradient ] Isı, basınç, yoğunluk, nem gibi çevreyi etkileyen bir niceliğin değerindeki değişme.

DEMOGRAFİ [ Demography ] Genellikle istatistik teknikler kullanılarak nüfusun incelenmesi.

DEMOGRAFİK GEÇİŞ [ Demographic transition ] Genellikle ekonomik ve toplumsal geli&

 
-----------S@@T---------------  
   
KÜRESEL ISINMAYA HAYIR  
  küresel ısınma  
SON DEPREMLER  
   
insanvecevre.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol