Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye Direktörü Sibel Eralp, tüm dünyanın, Polonya'nın Poznan kentinde toplanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 14'üncü Taraflar Konferansı'nda ekonomi ve ekosistemin gereksinim duyduğu önlemlerin bir an önce uygulamaya sokulmasını beklediğini belirtti.
Eralp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Poznan'da 1 Aralık'ta başlayan ve 12 Aralık tarihine kadar devam edecek konferansta, küresel ekonomi ve ekosistemin geleceğinin ele alınacağını kaydetti.
Geçen yıl Endonezya'nın Bali kentinde gerçekleştirilen 13'üncü Taraflar Konferansı'nda kabul edilen Bali Eylem Planı ekseninde, 2008 yılı boyunca çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Eralp, "Gerek küresel mali kriz gerek ABD Başkanlık seçimlerinin sonucu, hiç kuşkusuz 2012 sonrası için geçerli olacak yeni küresel iklim rejiminin yapılanmasını derinden etkileyecek. Tüm dünyanın beklentisi, Poznan'da bir araya gelen delegelerin, ekonomimizin ve ekosistemimizin gereksinim duyduğu önlemlerin bir an önce uygulamaya sokulması yönünde" diye konuştu.
"Geçmişte yaşanan hatalardan ders alarak, daha sürdürülebilir toplumlar yaratabilmek için, düşük karbon ekonomisi ilkelerini tüm dünya ülkelerinde hayata geçirmek zorundayız" diyen Eralp, bu yıl içerisinde Tükiye'nin Kyoto Protokolü'ne katılması yönündeki çabalarının, ulusal ve uluslararası düzeyde büyük heyecan yarattığını vurguladı.
Türkiye'nin Poznan'daki tartışmalara daha etkin katılma çabalarının bu alanda olumlu ilerlemelerin habercisi olabileceğini belirten Eralp, şöyle devam etti:
"REC Türkiye olarak biz de 2005-2008 yılında eğitim, öğretim ve kamuoyu bilinçlendirme alanındaki 'ulusal odak noktası görevimiz' çerçevesinde elde ettiğimiz başarıları uluslararası kamuoyu ile paylaşacağız. Bali Toplantısı ile karşılaştırıldığında, Poznan toplantısında tarihi kararlar alınması beklenmiyor.
Ancak Poznan, 2009 sonunda Kopenhag'da düzenlenecek 15'inci Taraflar Konferansı'nda kabul edilmesi beklenen 2012 sonrasına yönelik uluslararası anlaşma öncesindeki son büyük resmi toplantı olduğu için önem taşıyor. Poznan'da, ülkelerin sera gazı salımlarını azaltma hedefleri ve takvimleri, küresel karbon ticaretinin yapısal revizyonu, uyum konusunda geliştirilecek yeni fonlar ve oluşumlar gibi pek çok konuda artık genel ilkelerde uzlaşmaya varılması bekleniyor. Aksi takdirde, Kopenhag Toplantısı'nda bir anlaşma imzalanması mümkün olamayabilir, bu da yaklaşık 20 yıldır üzerinde büyük emek harcanan düşük karbon ekonomisinin oluşturulması çabalarına büyük bir darbe vurabilir."
Eralp, ABD Başkanlığı görevini devralacak Barack Obama'nın, Kasım ayında Kaliforniya'da düzenlenen uluslararası bir konferansta, ABD'nin salımlarını 2020 yılı itibarı ile 1990 yılı düzeyine indirme ve 2050 yılı itibarı ile yüzde 80 azaltma hedefini açıklayarak yeni dönemde ülkesinin iklim değişikliği politikasındaki değişimin ilk sinyallerini verdiğine dikkati çekti.
Kyoto Protokolü TBMM gündeminde 30'uncu sırada
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün son yayınladığı raporda, atmosferdeki karbondioksit birikiminin 2007 yılı itibarı ile 383.1 ppm düzeyine ulaştığını açıkladığını anımsatan Eralp, şunları kaydetti:
"24 Eylül 2007 tarihinde Başbakan Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda 'Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne katılmayı en üst düzeyde değerlendirildiğini' açıklaması, ardından TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga'nın konuyla ilgili tasarının en geç Nisan-Mayıs ayında TBMM'ye gönderilmesi yönündeki çağrısının ardından, 3 Haziran 2008 tarihli Bakanlar Kurulu'nda Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne katılması yönündeki kanun tasarısı TBMM'ye sevk edildi.
Alt komisyonlarda kimi zaman çetin tartışmalara sahne olan tasarı, Kasım 2008 itibarı ile 30'uncu sırada TBMM Genel Kurul gündeminde bulunuyor. Poznan'daki Türk hükümetinin müzakere heyeti başta Çevre ve Orman, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sanayi ve Ticaret Bakanlıkları ile DPT Müsteşarlığı olmak üzere 50'ye yakın yetkiliden oluşuyor."