Türkiye'de son dönemlerde sık sık açılan Yunus Gmösteri Merkezleri" hayvan korumacılar ve hayvan hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılanıyor. Denizlerde, iç sularda ve kıyılarda doğal, tarihi ve kültürel değerlerin incelenmesi, korunması, çoğaltılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunmak amacıyla 1994'te kurulmuş olan Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD), "Yunus tutsak eden tesisler istemiyoruz!" kampanyası açtı. Birçok yunus ve balina türünün geleceği tehlike altında.
Kirlilik, yaşam alanı kaybı, besin stoklarının azalması, ağlara takılma gibi kaygı verici düzeye gelmiş tehditlerle karşı karşıyalar. Ne yazık ki en zeki, en çok "gülümseyen", strese en dayanaklı türler sayıları gitgide artan yunus tesisleri için denizlerden koparılıyor ve ülkeler arasında bir ticaret objesi oluyor. Doğadaki popülasyonların geleceğini tehdit eden 'canlı yunus' ve 'balina ticareti' ve yeni <'yunus gösteri tesisi' inşaatları kaygı verici boyutlara ulaştı. Yunus gösterisi ve hala bilimsel olarak kanıtlanmamış "yunus terapisini" uygulayan merkezlerin ve doğadan canlı yakalanan yunusların sayısı Türkiye'de de gittikçe artıyor.
Tüm bu canlı yunus avları ve merkez inşaatları ne yazık ki yasal izinlerle yapılıyor. Bu yüzden SAD-DEMAG'ın da aralarında bulunduğu 5 Avrupa ülkesinden 8 STK, AB ülkeleri ile, İsviçre ve Türkiye Hükümetlerinden yunus ve balina ticaretinin ve yeni yunus tesislerinin yapımının bir an önce durdurulmasını isteyen bir imza kampanyası başlattı.